İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Erken Hıristiyan Sanatında Fresk: Priscilla Katakombu

İlk Hıristiyanların gömüldüğü yerler olan katakomplar, tüf yüzeylerin oyulmasıyla oluşturulan yeraltı mezarlarıdır. Bu yeraltı kaya mezarlarından biri olan  Priscilla  Katakombu  Roma dönemine aittir ve İtalya’da  Via  Salaria’da  bulunmaktadır. Alçak bir tavana ve düzgün olmayan toprak bir zemine sahip olmakla birlikte, dar geçit ve koridorlardan oluşan bir labirenti andıran katakomp, bu dar koridorların her iki tarafında ölülerin defnedildiği ve yalnız bir insan bedeni sığabilecek ölçülerdeki yatay nişlerin yer aldığı odacıklardan oluşmaktadır.

Mezar Nişleri

Bu yeraltı mezarları ölü gömme işlevi yanında, Hristiyanların dini tören ve ayinler için toplandıkları gizli alanlar olarak da kullanılmıştır. Henüz Roma’da resmiyet kazanmadığı için yasaklı bir din olan Hristiyanlık, varlığını; bir dönem, Romalıların pagan dönemlerde kullanmış oldukları bu yer altı mezarlarında sürdürmüştür. Hıristiyanlık, zulüm altındaki mensupları gizlice buluşmaya mecbur bırakılan küçük bir mezhepken dinlerini özgürce yaşayamayan Hıristiyanlar bir nevi kilise işlevi gören bu katakomplarda gizlice ibadet etmişlerdir. Hristiyanların ilk toplanma yerleri olan katakomplar, zamanla Hristiyanlar için kutsal yerler haline gelmiş ve Erken Hristiyan sanatına dair ilk örnekler, bu katakomplarda ortaya çıkmaya başlamıştır. 

Yunan Şapeli

Katakomplarda, yazıtlar, resimler, heykeller, süs eşyaları gibi mezarlara yerleştirilen birçok öğe vardır. Bu süslemelerin çoğu ölüleri tanımlamak, ölümsüzleştirmek, sonsuzluk kazandırmak için ve saygı unsuru olarak kullanılmışlardır. Ölümden sonraki hayata inanış da ölülerinin mezarlarını süslemelerinin sebeplerinden biridir.  Pagan kültürünün etkisini taşıyan katakomp resimleri, kireç suyunda eritilen madensel boyalarla taze sıva üstüne resim yapma yönteminden yararlanılarak yapılan duvar resmi olan fresk teknikli çalışmalardır.

Priscilla Katakombu’nda bulunan ilk resimler 3. yüzyıldan (M.S. 200ler) kalma resimlerdir. Bunlardan biri olan ve 3. yüzyıl sonuna tarihlenen Meryem ve Çocuk İsa freski, çocuğunu emziren bir anne ve o anneyi işaret eder vaziyetteki başka bir figürden meydana gelen bir kompozisyonu sunmaktadır ve bu kompozisyon daha sonra Hıristiyan resim sanatında çokça tekrarlanacak olan bir sahnenin bilinen ilk örneğidir. 

Meryem ve Çocuk İsa freski

Yunan Şapeli olarak adlandırılan kemerli kare bir oda olan küçük cubiculumun duvarları birinci stil Roma duvar resmi dediğimiz, önce bir kat alçı sıva yapılarak arkasından yüzeyin mermer levhayı andıracak biçimde boyanması tekniğiyle bezenmiştir. Duvarlarda 3. yüzyıla tarihlenen Eski ve Yeni Ahit’ten sahneler bulunmaktadır. Bu sahnelerden biri ilahi takdirle inançları yüzünden zulüm gören insanlarla alakalıdır. ‘’Kızgın fırında üç kişinin yakılışı’ freskinde İncil’in Daniel bölümünde de anlatılan, krallarının dev ve altından imgesine tapınmayı reddettikleri için diri diri yakılmakla cezalandırılan üç musevi resmedilmiştir. Ancak o üç kişi yazgıları gereği ateşten etkilenmezler, Tanrı meleği vasıtasıyla onları kurtarır. Muhtemelen amaç bu etkileyici sahneyi betimlemek değil, sabrediş ve kurtuluş temalarıyla avundurucu bir örnek ortaya koymaktır. İnançları dolayısıyla zulüm gören ilk Hıristiyanlar için bu konunun neden cazip olduğu da son derece anlaşılır bir hal kazanmaktadır.  

Kızgın Fırında Üç Kişinin Yakılışı

Yine Yunan Şapeli’nde yer alan ‘’Ekmeğin Bölünmesi’’ freski uzun bir masa arkasında oturan yedi kişiyi barındırmaktadır. Masada oturan insanların bir tarafında dört, bir tarafında ise üç olmak üzere yedi adet ekmek sepeti betimlenmiştir. Masanın üzerinde ise balıklar resmedilmiştir. Derinlik hissi verebilmek için nesnelerin belli bir açıdan küçültülerek verildiği bu freskte ekmeklerin ve balıkların çoğaltılması mucizesine bir atıf görülmektedir. Kralların Tapınması ve  Lazarus’un  Dirilişi konulu freskler de yine Yunan Şapeli olarak adlandırılan  cubiculumda  bulunan fresklerdendir. 

Ekmeğin Bölünmesi
Kralların Tapınması

 
Katakomp içinde bulunan başka bir oda olan Örtülü Kadın cubiculumu, isimini burada tasvir edilmiş olan başı örtülü bir kadından almaktadır. Bu tasvirde aynı kadın üç kez, yan yana olacak şekilde resmedilmiştir. Soldaki tasvirde bir rahip tarafından evlendirilirken, sağdaki tasvirde bir koltukta kucağında bir bebekle oturur vaziyetteyken görülmektedir. Tam ortada ise diğer ikisinden daha büyük bir tasvirle orant  denilen pozda görülmektedir.  

Orant veya Latince orans pozisyonu ya da duruşu eski çağlardan beri dua ve yalvarma için kullanılan bir pozisyondur. Birçok erken  hıristiyan  bu pozisyonu çarmıha gerilmiş İsa’nın kolları ile tanımlamışlardır. Hıristiyanlar tarafından benimsenen, duanın standart tutumunu yansıtan orant duruş kolların kaldırıldığı, ayrıldığı ve avuç içlerinin dışa doğru baktığı bir durumu tanımlamakla birlikte erken  hıristiyan  sanatında sıklıkla kullanılmıştır. Bu duruş bir tesellinin yansıması olarak ölen ve artık cennette olan kişinin ruhunun bir sembolüdür, yeryüzünde hayatta kalan sevdiklerine dua ve şefaat ettiği anlamını taşımaktadır. Katakomplarda yer alan fresklerdeki İncil’den karakterlerin çoğu, müminlerin ilahi kurtuluşu konulu sahneler  orant pozisyonunda gösterilmektedir.  

Örtülü Kadın Cubiculumu

Bu odadaki en büyük resim tavanın alçak kubbesinin merkezinde yer alan ‘’İyi Çoban’’ sahnesini bizimle buluşturan fresktir. İsa ile birlikte biri omuzlarının üstünde olmak üzere üç tane keçi betimlenmiştir. Vücut ağırlığının bir bacağa bindirildiği ve öbür bacağın dizden hafifçe kırılarak serbest bırakıldığı bir duruşu ifade eden  kontrapost  duruşu anımsatan bir duruş görülmektedir. İsa’nın hemen iki yanında üzerlerinde güvercinler olan birer ağaç bulunmaktadır. Bu freskte bir çoban sürüsüne nasıl iyi bakarsa İsa’nın da onu takip edenlere o kadar iyi bakacağı düşüncesi ve sembolizmi yatmaktadır. Merkezdeki daireyi çevreleyen tavus kuşları sonsuz yaşamın sembolü olarak, yerde yürüyen bıldırcınlar ise yeryüzünün sembolü olarak verilmiş ve İsa’nın dünyevi ve uhrevi oluşu vurgulanmıştır. 

İyi Çoban

Hristiyanların ilk toplanma yerleri olan yeraltı mezarlarının duvarlarına, tavanlarına yapılan bütün tasvirler Hıristiyan sanatının ilk örnekleri arasında yer almaktadır. Zamanla Hıristiyanlar için kutsal yerler haline gelen katakomplar Hıristiyanlığın yayılması için yürütülen faaliyetler açısından önemli bir rol oynarken, buralarda görülen pek çok tasvir Hıristiyan ikonografisinin ilk keşifleri olarak nitelendirilmektedir. Bu tasvirler, Hıristiyan sanatının muhteşem geleneğine giden yoldaki ilk adımlardır.  

Referanslar:

Engin Akyürek, Bizans’ta Sanat ve Ritüel, Kabalcı Yayınları, İstanbul,1996 
Cyril Mango, Bizans Mimarisi, Özel Basım, Ankara, 2006 
Guntram Koch, Türkiye'deki Erken Hıristiyanlık Dönemi Önemli Merkezleri ile Birlikte Erken Hıristiyan Sanatı: Giriş, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2007 
E.H.Gombrich, Sanatın Öyküsü, Remzi Kitapevi, İstanbul, 1997 
https://www.khanacademy.org/humanities/ap-art-history/early-europe-and-colonial-americas/medieval-europe-islamic-world/v/catacomb-priscilla

Bir yorum

  1. Fatih Kılınçoglu Fatih Kılınçoglu 07/12/2020

    Emeğinize sağlık, via salaria’nın dışındaki katakomb’ların incelemesini de gelir umarım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir