İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kırmızının Kıyısında

Sanat insana işlevsellik, huzur ve başarıyı aşılıyor. Yenilendikçe, ürettikçe sanatçıların ardı ardına başarıları birbirini kovalıyor. Bir bakıyorsunuz ekran karşısında bir karaktere bürünmüşler ve onlara verilen rolleri öğle güzel aktarıyorlar ki bizlere; sanıyorsunuz ki o an yansıtılanlar gerçekten ibaret, çoğu zaman kendimizden ve yaşamımızdan bir kesit buluyoruz. Aradan bir zaman geçiyor o sanatçı, yaşamına farklı bir sanatsal değer katmış ve bambaşka bir özelliğiyle bu sefer karşımıza çıkıyor. Sesleriyle, kitaplarıyla, resimleriyle gerçeğe, hayallere, yaşanmışlıklara ayna tutuyor.

HER BİR NESNE GERÇEĞİ AKTARIYOR

Bundan sekiz ay önce İstanbul Nişantaşı’nda açılan “ Kırmızının Kıyısında” adlı yağlı boya resim sergini ziyaret ettim. Sergiye adımımı atar atmaz, farklı bir atmosferi farklı bir havayı teneffüs etmeye başladım. O kadar güzel ki ; her biri o kadar özenle, titizlikle fırça kullanılarak yapılmıştı ki adeta renkler dans ediyor ve tüm tabloların içerisinde gizlenmiş olan her bir mevsim, her bir insan, her bir ağaç, her bir nesne gerçeği aktarıyor. O an, Pablo Picasso’lar, Vincent Van Gogh’lar, Cihat Burak’lar, Mübin Orhon’lar ve daha niceleri geldi aklıma bugün onları hala saygıyla anıyor ve bizlere bıraktıkları eserlerle gurur duyuyoruz. Aynı duyguyu bu sergide de yaşadım, beni alıp bambaşka diyarlara götürdü. Sergide 50 adet sulu boya ve yağlı boya tablo sanatseverlerin beğenisine sunulmuştu.

Büyük Rus ressamı Brullof, bir defa talebesinden birinin eserini tashih etmişti. Talebe bu tashih yüzünden, büsbütün değişen levhaya hayretle bakmış ve “Siz bir tek noktaya dokundunuz, fakat eser ne kadar değişti ?” demiş. Brullof’da şu cevabı vermiştir: “ Sanat o küçük noktanın başladığı yerde başlar.”

İnsanda etki bırakan, tuvallere sihirli ve renkli dokunuşlarıyla  farklı bir boyut kazandıran bu eserlerin sahibi tiyatro, film ve dizilerden  ismini sıkça duyduğumuz ve izlediğimiz komedi ve mizah ustası Sevgili Gafur Uzuner.

Gafur Uzuner 1977 yılında Levent Kırca tiyatrosunda profesyonel tiyatro yaşamına başlamış ve  geçmişten bugüne birçok sanatsal ve kültürel projede yer almıştır. Kimi zaman  filmlerde ve dizilerde oyuncu, kimi zaman da Türkiye’yi bir uçtan bir uca dolaşmış bir seyyah olmuştur. Gittiği her yerde mesleğini icra ederken kalemini hiç elinden bırakmamış doğayı, insanı, mekanı ustaca çizmiş, gördüğü tüm güzellikleri sanat eserine dönüştürmüştür. Yapıtlarında kentlerin  simgesel siluetleri, içinde bulundukları kültürel ve coğrafi yansımalara da yer vermiştir. Renklerin enerjisi ile gördüklerini yorumlayan, tutkunun rengi olarak nitelendirdiği kırmızıyı eserlerine  yansıtan sanatçı geçmişten bugüne 25 kişisel sergi açmış olup,  ilk sergisine 1981 yılında Vakko Sanat galerisinde katıldığı karma sergi ile başlamıştır.

Gafur Uzuner

Yürüdüğü bu rengarenk yolda, eserleriyle iz bırakması, genç nesillere örnek olmaya devam etmesi ve siz değerli sanatseverlerle ilerleyen günlerde de nice sergilerde buluşması dileğiyle…

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir