İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mağluplar Ecesi

Bir nefret nesnesi: cahilin karşısında kolejli, işçinin karşısında burjuva, köylünün karşısında şehirli, uzatın listeyi dilediğinizce. Ama beri yandan, bir arzu nesnesi de: elinden alınan yakışıklı nişanlılar, aslında erkeklerin gözünde onun taşıdığı anlamın fethedilmesidir. Yoksul dilberin ufkundaki kızıl elma.

Avcunda tuttuğu erkeği gelip alırlar elinden; melodram denilen mefhum, kaybettiğini geri kazanma savaşından gayrısı değildir. Hikâye başladığı andaki konumunu koruma gayretindeki tek karakterdir o. Ağzından çıkan her sözü muhafazakârlığın amentüsü olarak dinleyebilirsiniz.

Değişmez bir denklem de şu: karaşın halk dilberlerinin karşısına dikilen sarışın ve çekici kadınlar. Biraz masal biraz rüya mahsulü çıtıpıtı genç kızlar bir yandadır, her hücresi, hatta imgesinin atomlarına dek kadınlığını belli eden gerçek dişiler diğer yanda.

Bu denklemin sadece filmlerde değil, yaşamda da karşılığı var elbette: metnin sonunda kazanan aslında esas kız değil, hemen daima Türk erkeğinin hayalinde yaşattığı “eş” imgesidir, kendisinden aşağıya konumlayabileceği bir eş. Kaybeden kadın, erkeğin gördüğü anda kaybedeceğinden emin olduğu kadındır.

Ebedi mağlup, evet ama mağluplar ecesi o.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir