Sanatçı Nazan Azeri’nin 25 yılı aşan yapıt üretiminden kapsamlı bir seçkiyi içeren sergi Marmara Üniversitesi Cumhuriyet Müzesi Sanat Galerisi’nde (Sultanahmet) Beral Madra küratörlüğünde 19-29 Ekim 2019 tarihleri arasında gerçekleşecek.
Marmara Üniversitesi Cumhuriyet Müzesi Sanat Galerisi, İstanbul sanat ortamında çok önemli bir işlevi dolduruyor ve sanatçılara geniş çaplı sergi gerçekleştirme olanağı sunuyor.
Sanatçı Nazan Azeri’nin kişisel ve grup sergilerinde ayrı ayrı yer almış resim, video, desen, fotoğraf, yerleştirmeler ve performans belgelerinden oluşan yapıtları, bu sergide kavramsal ve estetik anlayışı bir bütün olarak düzenlenmiş şekilde izleyicinin görüş ve yorumuna sunuluyor.
Galeri mekanlarına birbirleriyle ilişkileri bağlamında Oyun Enstalasyonu (1993), Asamblajlar (1992-93), Yerleş-eme-mek (1994), Oynamak Ya Da Bebek Evi (1996), Cennetin Elmaları (1992-98), Bir Gün (2001), Dönüşüm (2002), Büyümek (2003), Bennesneler (2003), Düş Rolleri (2002), Sürüklenme (2004), Bankta (2006), Annemin Gelinliği/Örtemeyen (2007-08), Örtüsüz (2010) Karalamalar (2010), Desenler (2014-19), Annemin Gelinliği/Renkler (2018-19) başlıklı yapıtlar yer alıyor.

Azeri’nin yapıt topluluğunun kavramsal, duyumsal ve düşünsel temelinde kendi yaşam öyküsünün gizemli yönlerine doğru ilerleyen ve bu gizemi çözmeyi amaçlayan bir üsteleme izleniyor. Çocukluk anılarını sanat aracılığıyla yeniden anlamlandırmak ve izleyicinin de kendi anılarıyla yüzleşerek toplumsal-kültürel düzene ilişkin görüş ve sonuçlara ulaşabilmesini sağlamak da sanatçının seçtiği bir yöntem. Sanatçı Nazan Azeri’nin 1993 yılından günümüze ürettiği bu yapıtların göndermeleri güncel bir soruna, siyasal-kültürel-ekonomik düzenin hakikat-sonrası söylemle işgal edilmesi gerçeğine de uzanıyor. Azeri toplumun yozlaşmış ve metalaşmış değerlerinin hakikat-sonrası söylem içinde kendilerine edindikleri değişmez kötülükteki yeri sarsmak için ince işlenmiş bir hakikat arayışını yeğliyor. Bu arayışın ilk çalışmaları öncelikle düşgücünü irdeliyor ve çocuk ve oyun dünyasına odaklanıyor. Azeri oyunun düş gücünü, görüş açısını özgürleştirici ve çeşitlendirici özelliğini kullanarak, toplumsal yaşama girişin kökenindeki düşselliği açımlıyor. Çocuk imgelemini belli bir estetiğe yönlendiren Barbie bebeklerin kullanılması ise, izleyiciyi çocuk bireyin kapitalist tüketim sistemiyle olan ilişkisine, güncel hakikatlere yönlendiriyor. Azeri’nin diğer yapıtlarında ikinci el giysiler ve gelinlik üzerinden irdelediği problemler ve durumlar da, kapitalizmin günümüze kadar gelen gergin aşamalarında çocuk, kadın, aile söylemlerindeki kritik alanlardır. Sergide, son dönemde çok sayıda ürettiği mutlu olmaktan çok endişeli görünen çocuk portreleri, ilk dönemdeki çocuk imgesini sorunsal bir tanımlamaya sokuyor. Çocuklar gerçek ile düş arasındaki karmaşık ve gizemli alış-verişin ürünleri olarak sunuluyor.
Sergide izleyici, aile kavramının çeşitli ideolojik çıkarlarla çatıştığı, kadın ve çocuk kimliğinin ve haklarının sürekli yıpratıldığı günümüzde sanatçı Nazan Azeri’nin bu soruna 25 yılı aşan bir üretimle cevap aramasına tanık oluyor.

İlk yorum yapan siz olun