İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ölümü Boyamak: Fayyum Mumya Portreleri

Fayyum Portreleri, Mısır’da M.S. 1. ve 3. yüzyıllarda mumyalanmış cesetlerin baş kısmına yerleştirilmiş, ahşap levhalar üzerine resmedilmiş boyalı portre resimlere verilen isimdir. Bunlar Yunan ve Roma dünyası klasik döneminde gelişen panel boyama geleneğine ait resimlerdir. 1615 yılında İtalyan kâşif  Pietro  della  Valle  tarafından keşfedilen bu portreler Mısır’ın birçok bölgesinde yer alan mumya mezarlarından çıkarılmış oldukları halde büyük çoğunluğu  Fayyum  bölgesinde bulunduğundan bu ismi almışlardır.  

Fayyum, Kahire’nin yaklaşık yüz kilometre güneyinde, Mısır’ın batısındaki çöl bölgesinde yer almaktadır. M.Ö. 3000-300 tarihleri arasında Firavunların yönetiminde kalmıştır. M.Ö. 332 yılında Büyük İskender tarafından fethedilmiş ve ülke Grek hanedanlarından  Ptolemaioslar tarafından yönetilmeye başlanmıştır. Giderek Mısır’ın birçok bölgesinde Grek kültürü yayılmaya başlamış, hatta resmi dilleri Grekçe olarak kabul edilmiştir. M.Ö. 1. yüzyıla gelindiğinde ise  Fayyum’da yaklaşık nüfusun yüzde otuzunu Grekler oluşturmaktaydı. M.Ö. 31 yılında Roma İmparatorluğu hakimiyeti altına girene kadar yaklaşık 300 yıl hüküm sürmüşlerdir. Romalıların hakimiyeti ele aldığı M.Ö. 31 yılından sonra  eski Grek seçkinleri bazı ayrıcalıklarını yitirmelerine rağmen yerli Mısır halkına oranla toplumdaki saygın konumlarını korumuşlardır.

Grekler dini yönden Mısır’ın inanç sistemini benimsemiş bulunmaktadırlar. Mısırlılar, öldükten sonra ruhun yaşadığına ve o ruhun kendi vücudunu aradığına inandıklarından dolayı mumya yapımına önem vermişlerdir.  Grekliler de bu inanış ve gelenekten  etkilenerek ölülerini mumyalamaya başlamışlardır ve klasik sanat anlayışlarıyla bir sentez yaratarak mumya masklarını yaratmışlardır.  Sonradan iktidarı ele geçiren Romalılar da bu geleneği uygulamışlardır ancak diğerlerinden farklı olarak mumyaların yüzlerine masklar değil ölen kişiye ait iki boyutlu ahşap mumya portreleri yerleştirmişlerdir. Bu yönüyle  Fayyum  portreleri her iki kültürden de beslenerek oluşturulmuştur.

M.S. 55-70, British Museum, Londra

‘’Amacı, kişinin görünüşünü, kişiliğini ve ruh halini olanca açıklığıyla yansıtarak kişinin suretini ölümsüzleştirme, anıları belgeleme, cinsiyetin iktidarını sorgulama ya da kendi ile yüzleşme isteğidir.’’

Çeşitli ilaç ve yöntemlerle mumyalanan ölü  sargılarla sarılmakta ve ölen kişinin portresi cesedin yüz bölgesine yerleştirilmektedir. Bu işlemden sonra mumya, insan biçimli bir sandukaya dikine bir pozisyonda konulur. Bunun nedeni ölüyü hayattayken bulunduğu hale büründürme çabasıdır. Daha sonra sanduka mühürlenmekte, üzerine kişinin ismini ve mesleğini belirten yazılar yazılmaktadır.

Fayyum portrelerinin çoğunluğu meşe, çınar, selvi, limon, incir, sedir ve narenciye gibi sert ağaçlardan üretilen panel ya da levhaların üzerine resmedilmiştir. Ahşap levha zımparalanarak pürüzsüz hale getirildikten sonra astarlanarak resim çizmeye elverişli hale getirilmektedir. Bundan sonrası için iki teknik kullanıldığı görülür. Bunlardan biri  ankostik  teknik olarak da bilinen eriyik halde bulunan bal mumunun boya maddesi ile karıştırılarak kullanıldığı tekniktir. Boyalar sıcak bal mumu içinde eritilmekte ve sıcak olarak kullanılmaktadır.  Boya sürüldükten sonra oluşan fırça izlerinin kaybedilmesi ve düzgün bir tabaka elde edilebilmesi için ısıtılmış bir metal (kestrum) resmin yüzeyine sürülerek presleme işlemi yapılmaktadır.   Kimi portrelerde kirpik gibi detaylar, henüz soğumamış bal mumunu ince sert uçlu bir alet ile bastırıp çekme suretiyle meydana getirilmiştir. Sıcak bal mumu yöntemi resme doku kazandırmakla birlikte renklerin daha kalıcı ve canlı olmasını da sağlamıştır. Bu yöntem ile yapılan portreler zengin renk kullanımı ve parlak renkler arasındaki güçlü zıtlıktan dolayı oldukça dikkat çekicidir, geniş fırça dokunuşları nedeniyle de empresyonist bir etki uyandırmaktadır. Bu teknikte bal mumunun muhafaza etme özelliğinden ve ısıdan faydalanılmış olduğundan ortaya çıkarılan eserler de yüzyıllar boyunca bozulmadan kalabilmektedir. Diğer bir teknik ise  tempera  tekniğidir.  Tempera tekniğiyle yapılan portreler ince fırça darbeleriyle oluşturulduğundan yumuşak geçişlere sahiptir. Aynı zamanda içine beyaz boya eklenerek kullanılan renkler mat bir görünüm kazandırmıştır. Bazı portrelerde altın kullanımı da görülmektedir, bu uygulama genellikle portre içinde yer alan mücevherat ve çeşitli aksesuarlar için kullanılmıştır.

M.S. 55-70, British Museum, Londra

Genellikle insanın başını veya baş ve üst göğsü tam ya da dörtte üç oranında cepheden tasvir eden bu porteler dönemin modası hakkında bilgilendirici niteliktedir. Saç şekilleri, kıyafetler Roma modasını yansıtmaktadır. Kadın portreleri genellikle yine Roma tarzını gözler önüne serer biçimdeki mücevherleriyle resmedilmişlerdir. Bu mücevherler altın, zümrüt, akik, lal, ametis  ve inci gibi değerli maden ve taşlardan meydana gelmektedir. Erkek portrelerinde kısa sakala eşlik eden kıvırcık saçlar dikkat çekici unsurlardandır. Erkek portrelerinde tasvir edilen kıyafetler kadınlarınkine nazaran renksizdir. Hem kadın hem de erkek  portreler  zaman zaman başlarında ölümsüzlüğü simgeleyen defne yaprağından bir çelenk taç ile resmedilmişlerdir. Bazı erkek portre örneklerinde çeşitli silah betimlemeleri bulunmaktadır bu da bizlere o kişilerin asker olabilecekleri ile ilgili ipucu vermektedir.

M.S. 2.yy, The Metropolitan of Art, New York

Aralarında bulunan tüm bu farklılık katan unsurlara rağmen portrelerin ifade açısından birbirlerine çok benzediği görülmektedir. Kalıplaşmış tek bir yüz formu kullanılmıştır ve ifadede genellikle üzgün bir hava hakimdir. Bütünüyle natüralist bir betimleme vardır fakat portrelerde yalnızca gözler, yüze oranla büyük betimlenmiştir ve yalnızca bu durum doğallığın dışına çıkan bir unsurdur. Ancak portrenin etkileyiciliğini arttıran unsurlardan biri de yine bu olmuştur. Portre tasvirlerindeki bu gerçekçi betimlemeler sanatçının anatomi bilgisi olduğunu gözler önüne sermekle birlikte, ışık ve gölgenin başarılı bir şekilde işlenişi yine sanatçının yetenek seviyesi hakkında bilgi vermektedir. Portresi yapılan kişiler genellikle yakın bir zaman içerisinde ölecek olan hasta kişiler olmakla birlikte bazı durumlarda kişinin öldükten sonra portresinin yapıldığı da bilinmektedir. Bu da bazı örneklerde yüzün idealize edilerek ve genç olarak betimlenmesine neden olmuştur. Elbette genç ölülerin portreleri de yapılmıştır zira antropologlar o dönemde Mısır halkının ortalama yaşam süresinin 30-35 yaşları arasında olduğunu gösteren araştırmalar ortaya koymuşlardır.

M.S. 1.yy., British Museum, Londra

Mumya portesinin her insanın sahip olabileceği bir şey olmadığı  portresiz  mumyaların varlığından doğal olarak çıkarılan bir sonuçtur. Yerel ahşap veya geri dönüştürülmüş ahşap levha üzerine boyanmış portreler ile birlikte boyanmamış veya daha düşük kalitede malzemelerin kullanıldığı portreler de görülmektedir. Dolayısıyla bu sosyal statü farkına işaret eden bir unsur olarak değerlendirilmiştir. Aynı zamanda altın varak benzeri malzemelerin pahalı olması ve bunları kullanmanın yetenekli zanaatkarlar gerektirmesi, bu malzemelerin daha zengin insanların portrelerinde kullanılmış olduğunu, dolayısıyla da insanlar arasında ekonomik anlamda bir sınıf farkının olduğunu göstermektedir. Bu resimler her açıdan kişilerin toplumsal konumunu, siyasi ve ekonomik gücünü, dönemin yaşayış ve moda bilgisini barındıran belgeler niteliğindedir.

Resimlerin günümüze kadar hiçbir zarar görmeden ve bozulmadan gelebilmelerinin en önemli nedenlerinden biri de Mısır’ın iklim şartlarıdır. Sıcak ve kuru hava çürümeyi ve bozulmayı önleyerek portrelerin bugün İngiltere, Rusya, Almanya, Avusturya, Polonya, İtalya, Fransa, Danimarka, ABD, Mısır ve Çek Cumhuriyeti gibi dünyanın farklı bölgelerindeki birçok arkeoloji müzesinde sergilenebilmesini sağlamıştır.  Fayyum  portreleri, çeşitli freskler haricinde günümüze ulaşabilmiş olan tek Roma dönemi portre türü eserleri olarak bilinmektedir. 

*** En üstteki görsel: M.S. 24, Hawara- Mısır, Neues Museum, Berlin

Referanslar: 

UYSAL Arzu,“Yüzün Ötesi-Portre Kurmak Üzerine”, Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü, Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı, 2009, s108-109 

GOMBRİCH, E.H., Sanatın Öyküsü, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2007, s214 

AKÇAY Tuna, Yunan ve Roma’da Ölü Kültü, Bilgin Kültür Sanat Yayınları, Ankara, 2017, s137-139 

BERGER John, “Fayyum’un Gizemli Portreleri”, P Dünya Sanatı Dergisi, 1999, S.72-73, s5-8 

https://en.wikipedia.org/wiki/Fayum_mummy_portraits 

https://en.wikipedia.org/wiki/Panel_painting 

Resim Kaynakçası: 

https://commons.wikimedia.org 

Yazan: Nagihan Yıldız

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir