İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tarih Öncesi Anadolu

İnsanlığın uygarlaşma serüveninde, doğaya karşı verdikleri yaşam savaşını, günlük alışkanlıklarını, sosyal ilişkilerini ve inançlarını öğrenmeye çalışırken onlardan kalan izleri merak ediyor musunuz? Eğer öyle ise, “Tarih Öncesi Anadolu’ yu” birlikte keşfedelim…

Yazının kullanılmadığı bu çok erken dönemlerde taştan, kemikten ve pişmiş kilden yapılmış aletler, insanların yaşam alanı olan mağaralar, kerpiçten ilkel konutlar, dönemin Anadolu yaşamına ayna tutarlar. Geçmişte yaşamış insan topluluklarına ait sosyal yaşam ve getirileri yoğun ilgi duyduğum alanlar arasında yer alır. Günümüze kadar ulaşmayı başarmış olan izler, binlerce yıl önce burada yaşamış insanlar hakkında önemli bilgiler açığa çıkarır.

Öncelikle, Eski Anadolu tarihinin ana hatlarını çizelim. Tarih boyunca Anadolu, bir çok göç ve istilaya uğramıştır çünkü etrafının denizlerle çevrili oluşu, kıtalar arasında deniz ve karadan kolayca bağlantı kurulmasının yanı sıra uygun iklim şartları, verimli toprakları ve bol su kaynakları, bölgeyi daima vazgeçilmez kılmıştır.

Tarih öncesi çağlar sınıflandırılırken başlangıçta insanların kullanmış oldukları araç-gereç ve madenlerden yola çıkılmıştır. İlerleyen zamanlarda ise buzulların erimesiyle birlikte doğal çevrede birçok değişim yaşanır. Bu durum, alet üretiminden, yerleşme biçimine ve üretim biçimine değin birçok değişikliğe neden olur. Aslında bu bir tür geçiş dönemidir. İnsanlar, bu dönemde mağaralardan çıkarak yavaş yavaş ırmak ve göl kenarlarına yerleşirler ve böylelikle nihayet ilkel toplum hayatı başlar.

Eski Taş Dönemi Türkiye’de Yontma Taş adıyla bilinir. Taş Çağı ve Maden Çağı da kendi içlerinde tekrar ayrılır: “Eski Taş ve Yeni Taş Çağı, Bakır, Tunç ve Demir Çağı” gibi…

Ancak bu sınıflandırmalara kesinlikle üretim biçimi, yerleşme biçimi ve yaşam koşullarını belirleyen diğer faktörler de eklenmiştir diyebiliriz. Örneğin, Eski Taş Dönemi, genellikle Türkiye’de Yontma Taş adıyla bilinir. Kısacası, Tarih öncesi devirlerin başlama ve bitiş tarihleri bölgelere göre farklılıklar gösterir. İlk zamanlarda leş yiyiciliğine dayanan beslenme biçimi daha sonraları besin toplayıcılığı ve avcılık biçimine dönüşmüştür.

Roman coin Aureus of Nero

Anadolu, Neolitik Çağ’dan başlayarak kendine özgü yapısı yanında Mezopotamya, Balkan ve Ege kültürlerinin de yansımalarını her dönemde taşımıştır. Tapınaklar, mezarlıklar, yarı göçebe yaşam alanlarını ve doğal çevreden günümüze kalan izler, geçmişten günümüze ışık tutar. Neolitik çağ, kendi içinde çanak çömlekli neolitik çağ ve çanak çömleksiz neolitik çağ olarak ayrılır. Neolitik dönemde, çanak çömlek üretimi yapılmış ve yerleşik yaşama geçilmiştir. Tarımsal faaliyet ilk bu dönemlerde yapılır ve hayvanlar evcilleştirilir. İlk ticari ilişkiler, toplum hayatı tam olarak bu dönemde gelişmeye başlar.

Yeni Taş Çağı ya da bildiğimiz adıyla Cilalı Taş Çağı, Anadolu’da derin izler bırakmıştır ancak en çok Anadolu’da bolca bulunması nedeniyle bölgeyi güç sahibi yapan “demir madeni ve Demir Çağ’ ından” bahsetmek istiyorum. Anadolu’da demirin toplum hayatına girmeye başladığı bu dönemde, madenin kaynak olarak sağladığı güç ile büyük krallıklar ortaya çıkar. Ucuz ve etkili silah üretiminde çok kullanışlı olan demir madeninin Anadolu’da bol miktarda bulunması, demir çağ krallıklarının oluşumu ve büyümesinde oldukça önemli bir etkendir. Büyük insan toplulukları bu sayede silahlanır, ordular kurulur. Büyük ve sistemli orduların ortaya çıkması, büyük savaşlar ve yeni güç dengelerinin bile ortaya çıkmasına neden olur. 

 Greek-Persian Duel

Anadolu’da kurulan devletler ise genellikle krallıkla yönetilmiştir. Kral bu çağlarda birden çok vasıf üstlenmektedir. Örneğin, kral aynı zamanda başkomutan, yargıç hatta baş rahiptir.  Anadolu’da çok tanrılı inanışın yaygın olduğu bu dönemlerde sırasıyla kurulan devletlere göz atalım.


*Hititler, Frigler, Lidyalılar, İyonlar, Urartular (MÖ 2.bin-Mö.600)
*Persler (M.Ö 543-333)
*İskender İmparatorluğu
*Roma İmparatorluğu
*Bizanslılar (395-1071)
*Türkler (1071-….)

Mağara resimleri

“Anadolu’da İlk Sanat Yapıtları, Mağara ve Kaya Resimleri”

İlk sanat yapıtlarını iki gruba ayırmak mümkündür; taşınabilir ve taşınmaz olanlar. Taşınabilir olanlar genellikle alet ve silahlar üzerine yapılmış geometrik ve bitkisel motiflerden oluşur. Özellikle kemik aletler üzerine kazıma tekniğiyle yapılmış figürler yaygın olmakla birlikte Anadolu’da bu tür örneklere pek sık rastlanmaz.

İkinci grubu oluşturan taşınmaz sanat eserlerinin başında ise kaya resimleri gelir. Mağara duvarlarına ve tavanına o dönem insanlarının avladıkları av hayvanları betimlenmiştir. Anadolu, çağlar boyunca yaşam alanı olarak kullanıldığı için nice kültürlere ait birçok kültür alanı mevcuttur. Elde edilen bulgular Anadolu’nun dünya uygarlığı içindeki yerini göstermesi açısından önemli bir yere sahiptir.

Öğrenmeye ve bildiğini bildiği kadarıyla öğretmeye çalıştığım, yeni bir yazı da görüşene dek hoşçakalınız.

Ayrıca arkeoloji müzelerini ziyaret ederek tarih öncesi Anadolu’yu çok daha ayrıntıları ile keşfedebileceğinizi unutmayın. İnsanı şaşkına çeviren arkeolojik izlerin tümü bence günümüz insanı için belki de yol levhası niteliğindedir. Hoşçakalınız!

“Büyük ve tarihi olayları, ancak büyük uluslar yaşayabilir.”

Mustafa Kemal Atatürk

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir