İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yazar Julia Ortay ile söyleşi

Kelimeler para ile satılsaydı hangi beş kelimeyi alırdın?

Ben satın aldıktan sonra bir daha kimsenin sahip olamayacağını var sayarak, “din, peygamber, komünizm, faşizm ve para” kelimelerini satın alarak tedavülden kaldırmak isterdim. 

Yarın kitabın çıkıyor. İsmi ne olurdu?

Yarın değil ama bir iki ay sonra Türkçe bir kitabım daha çıkıyor. 😊 Adını kapak tasarımı bittiğinde paylaşacağım.

İnsan kendini doğurur mu?

Elbette! Eğer ailenizin verdiği eğitim sizin için yeterli değilse veya yanlış buluyorsanız, tekrar yenilenerek ve doğrularınızı keşfederek doğmamak için bir neden göremiyorum.

Spiritüalizm (tinselcilik) anlamında uyanmak, yaşıyor olmanın otopsisi midir?

Spiritüalizm maddeyle gelişim gösterdiginden, ben bunu bir otopsi olarak değil biyopsi olarak görüyorum. Yani vücudumuz ruhumuzla simbiyotik bir bağı bulunduğundan senkronize bir gelişim gösterir.

Patron olsan kendini işe alır mıydın?

Türkiye’de değil ama  Almanya’da yaşasaydım, tam onların istediği tarzda disiplinli ve işi zamanında bitiren çalışma prensibimden ötürü kendimi işe alırdım.

Hiç unutmam?

Bebeğimi kaybettiğim günü!

Hayatı karşına alıp gözlerinin içine bakabiliyor musun?

Bakamayanlar varsa boşa yaşıyorlar demektir.

Ruh halin bir müzik grubu olsaydı?

Bazen Nirvana bazen de Pink Martini olurdu.

Aklına gelince karnına yumruk yemiş gibi hissettiren ilk düşünce?

Babam

Çocukluğunun cebinde ne var?

Dedem, sarı kadife çiçekler, ay çiçek tarlası, annemin göz yaşları ve karanlık geceler.

10 yıl önceki kendine bir mesaj gönder?

“Mutlaka bir psikiyatrisle görüş, hayatın kolaylaşacak” diye önerirdim.

Hangi yazar tarafından hayatının yazılmasını isterdin?

Charles Bukowski, çocukluğumu en iyi o anlardı ve küfrede küfrede anlatmaktan keyif duyardı 😊

Hala bakir kaldığını düşündüğün ne var?

Yaşadığınız sürece her an bir değişimin içinde bulunduğunuzdan, hiçbir şeyin bakir kalması mümkün değildir.

Defolu tarafın var mı?

Olmaz mı! Sabırsız ve tez canlıyım. Aptallığa tahammül edemediğim için bu bazen beni küstah biri haline dönüştürüyor. Üzerinde çalışıyorum. 😊

Daha doğmadan yaşayacağın hayatı görseydin eğer yine de dünyaya gelmek ister miydin?

Bu konuda ne yaşayacağımın bir önemi yok aslında. Senaryoyu bilmek birincisi hayata olan heyecanımı ve sevincimi öldürebilirdi -ki bu pek iyi birşey olmazdı. İsteyeceğim tek şey ruhun olgunlaşması için gerekli olan döngünün bir an önce tamamlanmasını isterdim.

Çocukluğun şu anki halini görse ne derdi?

Hangi paralel evrenden geldin, ben sen olamam! 😊

Tanrı’ya sormak isteyeceğin üç soru?

Gerçekten bir Tanrı var ise, tek sorum olurdu. “Bizi yarattığın için pişman mısın?” ya da “Biz de bir değişiklik yapmak istesen neyi değiştirirdin?”

Senaryosunu bildiğin bir aşkı yaşar mıydın?

Senaryosunu bildiğim hiçbir şeyi yaşamak istemezdim.

Hayatını ne şekilde mayalıyorsun?

Güneş’e bırakıyorum. Gökyüzündeki bulutlara sarıyorum. Ağaçların dallarına asıyorum.

Açık ruh ameliyatı yapılsaydı ilk nereye anestezi yapılırdı?

Kaygılarıma anestezi yapılabilir belki. Ama o zaman ben şu anki ben olmaz. Çünkü ruh; uyutularak gelişim gösteremez. O yüzden acılar, kaygılar olduğu gibi kalmalı. Ben başedebilmeyi öğrenmeliyim.

Elini göğsüne koyup neye ihtiyacım var diye sorduğunda ilk aklına gelen?

Para ne yazık ki 😊 Kendim için yeterli kazancı eşimle birlikte sağlıyor olsak da, Türkiye’de ki sokak hayvanları için, kırsal kesimlerde kütüphanesi olmayan köylere kitaplar satın alabilmek için, kimsesiz çocukların hayatlarını değiştirebilmek için daha çok paramız olsun isterdim.

Üç kelimeyle Julia Ortay?

Dobra, dürüst, dakik!

Uzun yıllardır, Amerika Birleşik Devletleri, Florida eyaletindesin. Daha öncesi yönetici pozisyonunda beyaz yakalısın.Engin bilgilerin, mahir olduğun konular, yazar kimliğin ve en önemlisi anne olmanın ışığında. Saptamaların, gözlemlerin, araştırmaların bugünün z raporunu nasıl çıktı olarak veriyor?

Son iki yıl içinde yaşananlar ve öncesinde Trump’ın başkanlık dönemi özellikle Amerikalılar için bir uyanışa neden oldu. Basın ve medya organlarının Globalistler tarafından ele geçirildiğinin, Amerika’yı ve bazı ülkeleri bu grubun yönettiği netlik kazandı. Bu yıl önemli bir yıl olacak. Amerika’da bu Kasım ayında yapılacak senatör seçimleri dünyanın gidişatını etkileyecek diyebilirim. Bunun neden bu kadar önemli olduğunu anlamak için ise web sayfamda yayınladığım makalelerin okunması gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye’yi, Türk’ü, Amerika Birleşik Devletleri’ni, Amerika’lıyı kıyasladığında, mutlak surette farklılıklar vardır. Senin gözlemlerin sonucu heybende neler olduğunu merak ettim? (İklim, kültür, adaptasyon, lisan v.b.)

Türk pratik bir zekaya sahip ama bu genelde kurnazlığından ve açık gözlülüğünden kaynaklanıyor. Türkiye’de yaşam insanı buna mecbur kılıyor diyebiliriz. Amerika’da oturtulmuş bir sistem olduğu için genelde Amerika’lı pratik zekasını kullanma gereği duymuyor. Bunun da dezavantajları yok değil. Türkler’de son yirmi yıldır yorgunlukla birlikte iletişimsizlik ve sorgulamadan bir çok şeyi kabullenme durumu gözlemliyorum. Belki de hem ekonomik anlamda hem siyasi anlamda sürekkli bir kavganın içinde olmak onları gerçekten yordu. Amerikalılar daha kendi hayatlarıyla barışık durumdalar. İş haricinde haftasonlarını aileleriyle geçirmekten keyif alıyorlar. Basit şeylerle mutlu oluyorlar.  Türklerin artık kendilerini mutlu hissetmeleri için daha büyük değişimlere ve bir devrime ihtiyacı var. Türkiye’de insanların aile içinde bile birbirlerinden uzaklaştıklarını gözlemliyorum. Belki de yaşadıkları hayat şartları bunu doğuruyor. İki ülke arasında büyük bir uçurum olduğunu söyleyebilirim. Ne yazık ki Türkiye’de apple telefonları kullanıp, sosyal medya hesaplarında dünyayı takip veya taklit etmekle gelişip beklediği standartlara ulaşamaz. Bir ulus renklilikten, sorgulamaktan, eleştirilmekten korkmamalı. Korktuğu an kendi inanç ve düşüncede olmayan insanlara saygı duymaz ve kendini sürekli kavga halinde bir savaş halinde bulur.

İlk beş diyebileceğin yazar ve kitapları?

Henry David Thoreau (Walden, Yalnızlık, Sivil İtaatsizlik), Emil Cioran (Doğmuş Olmanın Sakıncası Üstüne, Ezeli Mağlup, Çürümenin Kitabı), Fernando Pessoa (Huzursuzluğun Kitabı), Svetlana Alexievich (İkinci El Zaman-Kızıl İnsanın Sonu) Dariush Shayegan (Yaralı Bilinç, Melez Bilinç)

Tanrı’nın Sureti, Ruhun Tesellesi Öyküler ve Filler ve Kuşlar adında üç tane kitabın var. Okurların için ufukta neler var?

Tanrı’nın Sureti “The Image Of God” Amerika’da İngilizce olarak yeni yayımlandı. Bir kaç ay sonra Türkiye’de okuyucularımı memnun edecek Türkçe yeni bir romanım geliyor. Reenkarnasyon hakkında yazılmış felsefi bir roman. Seçimlerimizin bizim elimizde olup olmadığını ve kaderi sorguluyor. Hikaye; Amerika- Boston, İstanbul ve Çanakkale şehirlerinde geçiyor. Amerikalı bir psikiyatrist ile bir arkeolog ve Türkiye’de turist rehberliği yapan bir kişi arasında yaşananlar konu ediliyor.

Kendi sırt çantasının ağırlığında kamburlaşan her bireyin bir gün kuşlar kadar özgür olması benim en büyük temennim. Filler ve Kuşlar kitabın, motivasyonu yüksek, gri ve mavi arasındaki ince çizgiyi yakalatan bir kitap. “Kabına sığamayıp da sınırları aşmak ve bir kuş mu olmak istiyorsun? Öyleyse olabilirsin. Hem neden olmayasın ki! Herkese ve her şeye rağmen…” demişsin. Bu minvalde ruhun bağışıklık sistemi için ne önerirsin?

Sınırları aşmak için, zincirlerimizden kurtulmamız gerekir. Bu da ancak cesaretiniz varsa olur. Sizi esir alan sığ düşüncelerden, dayatılan yaşam şeklinden kurtulmayı başardığınızda özgür kalırsınız. Özgür olmayan insan yeterince doğru düşünemez, gelişemez, öğrenemez.

Sağlıklı sosyal iletişimde insan insana her zaman çare olmayabilir. Ama hayvanlar için aynı şeyi söyleyemeyiz. Türkiye’de öyle çok sokak hayvanı var ki, bu fırsattan istifade her insanın bir patili dost edinmesin onun ruhunda büyük gelişmeler yaratacağını düşünüyorum.

Ve ruhumuzun bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek için doğaya kıymet verip onun canlılığını iliklerimizde, yaşamımızın enerjisinde hissetmemiz gerekiyor. Hem fiziksel hem ruhen doğadan beslenen bir canlı olduğumuzu unutmamız gerekiyor.

Soru eklemek ister misin?

O kadar zor yerlerden sordun ki, soru ekleyecek hal bırakmadın bende 😊 Şaka bir yana böylesine kıymetli, düşünülerek hazırlanmış ince soruların için çok teşekkür ederim. Benim için oldukça keyifli bir röportaj oldu.

Engin Dal

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir