İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yulia Alizade ile Yeni Koleksiyonu ‘Neo-Turquerie’ Üzerine Söyleşi

Yulia Hanım merhaba. Daha önce sizinle birkaç kez röportaj yaptık ve her röportajımız oldukça keyifli geçiyor. ‘Neo-Turquerie’ stilinin yaratıcısı olarak bu kez Kapadokya’da bulunan ve dünyanın ilk yer altı müzesinde yeni koleksiyonunuzu sanatseverlerle buluşturuyorsunuz. Öncelikle bize nasıl hissettiğinizden bahseder misiniz?

Merhaba. Bu eserler hala İstanbul’daki atölyemde dururken canlı  olarak görmek isteyen çok kişi oldu ama bunu ilk önce Türkiye’de göstermek benim için ayrı bir gurur kaynağı. Kapadokya bölgesi, doğa ve tarihin bütünleştiği bir yerdir. 16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Türk sanat ve kültüründen etkilenen Batı Avrupalılar tarafından bu sanat ve kültürünün taklit edildiği ‘Turquerie’ moda akımını günümüzde yeniden canlandırmak için araştırma yapıp ‘Neo-Turquerie’ stilini oluşturmaya başladım.

Eserlerinizle ilgili sorularıma geçmeden önce “Woman in Neo-Turquerie” adlı koleksiyonunuzla ilgili bilgi verir misiniz, bu konuda neler söylemek istersiniz?

Her şey benim sanat tarihçesini araştırmamla başladı. Türk ressam Osman Hamdi Bey’in Fransa’daki öğretmeni Jean-Leon Gerome tarihsel ve oryantalist stilde resimler yapmıştır. Gerome, oryantalizm akımının en önemli sanatçılarındandır. ‘Turquerie’, oryantalizm akımının hep merak ettiğim stilidir. Yeni koleksiyonum için bana ilham veren Avrupa’da ‘Turquerie’ akımının yayılmasına ve bu akımın 19. yüzyılın ortalarına kadar sürmesine katkıda bulunmuş ressam Jean Etienne Liotard’in muhteşem eserleri oldu. 1702’de Cenevre’de doğmuş ve 1737 yılında Türkiye’ye gelen ve İstanbul’u gezen Liotard, Türkiye’de geçirdiği süre içerisinde Türk kültürüne hayran kalıp birçok tablo ve desen çalışmıştır. Gerek İstanbul’dayken gerekse Avrupa’ya döndüğünde Liotard birçok yabancının Türk kıyafetiyle portresini yapmış. Bu sebeple kendisine ‘Türk ressamı’ unvanı verilmiştir.

21. yüzyılda ‘Turquerie’ stiline yeniden bakmak ve daha önce çalıştığım sembolizm stiliyle birleştirerek ‘Neo-Turquerie’ stilinin yaratıcısı oldum. Her zaman merak ettiğim ‘doğa’, ‘dünyada insanın yeri’, ‘kadın’, ‘dünyada kadın’, ‘insan hakları’, ‘kader ve seçebilme hakkı’, ‘kadın güzelliği ve gücü’ gibi konular yeni koleksiyondaki eserlerimde de yer alacak.

İlk olarak “Woman in Neo-Turquerie” koleksiyonunuzda yer alan CONCERT UNDER THE MOONLIGHT adlı eserinizle başlamak istiyorum. Bu tablonun ana teması nedir?

Bu tablonun ana teması, bir kadının yaratıcılığı ve hayattaki farkındalığı. Kadınlar, eski çağlardan bu yana kendi haklarını savunmak zorunda kaldılar. Kadının bir mesleğe, hayal ettiği ve sevdiği işe, sahip olma imkanı olmalı diye düşünüyorum. Kadınlar, dünyanın her köşesinde herhangi bir dogmaya maruz kalıyorlar ve bir proje başlamadan bu sınırların içinden çıkmak zorunda kalıyorlar.

Kadının keman çalması bir sembol olarak kullanılmış, bu sembol neyi ifade etmektedir?

Bir kadın için keman çalmak, kararlılığın ve hayallerine olan sadakatin simgesi olarak düşündüm. Bazen hayalinizi gerçekleştirmek ilk bakışta kolay değildir ama fikir ve isteklerinize sadık kalırsanız başarıya ulaşabilirsiniz.

Bu tablo hakkında biraz daha detay verir misiniz? Tablonun arka planında gördüğümüz şehir İstanbul olabilir mi? Kedi ve nar da semboller olarak neyi ifade etmektedir?

Gördüğümüz şehir Konstantinopolis. Tablodaki olay örgüsü ay ışığının bizi gecenin eşsiz türlerine götürdüğü bir zamanda gerçekleşir. Beyaz kedi, gecenin mistik anına yükselişin bir simgesidir. Nar ise doğurganlığın ve yeniliğin sembolüdür.

İkinci olarak GENEVIEVE adlı eserinizle ilgili iki sorum olacak. Birincisi, bu tablonun ana teması nedir? Ve diğer sorum da kadının elindeki kuş sembolik olarak neyi ifade etmektedir?

Bu resmin ana teması, kadının dış güzelliğinin kırılganlığı ve aynı zamanda büyüklüğün ilahisidir. Kadının elindeki baştankara, semboller dünyasından bir karakterdir:  İyimserliğin ve hayatı kabul etmenin sembolüdür. Kadın akıllı, zayıflığıyla güçlüdür.

Üçüncü olarak da EVGENIA adlı eseriniz hakkında konuşmak isterim. Hangi sembolik anlamlar resimde yansıtılmıştır?

Bu resme baktığımızda, sadece ‘Neo-Turquerie’ tarzında lüks giyimli bir kadın görmüyoruz. Odanın zengin dekorasyonu, sade kesim elbise, kakım kürkü bir pelerinle birleşiyor: Dünyada kadının etkisi çok güçlü. Burada kadın, sanki izleyiciyle diyalog halindeymiş gibi ama bir an düşünceye dalmış. Kesinlikle şu anda onun kadınlığını fark ediyoruz. Güçlü ve hareketli dünyada kadın için bazen zayıf kalmak gerekiyor. 

Kadının elinde bir ayna olduğunu görüyoruz. Resimde aynanın önemi nedir?

Burada bir aynanın varlığını görüyoruz – gerçeğin, kendini gerçekleştirmenin, bilgeliğin, aklın, ruhun bir sembolü, doğaüstü ve ilahi aklın bir yansıması, ilahi gerçeğin açıkça parlayan bir yüzeyi, Güneş’e yansıyan daha yüksek bir akıl, ay ve yıldızlar.

Kadın modasına olan ilginiz bu tablonun yapılış sürecinde de kendini göstermiş gibi görünüyor. Mesela resimdeki kadının kürkü hemen göze çarpıyor. Kadının duruşu, bakış açısı ve giyimi bizlere ne ifade etmektedir?

Kürk, güzel sanatta, eski zamanlardan beri, güç sembollerinden biridir. Resimdeki kürkün varlığı, bu kadının gücünün simgesi. Tablodaki karakter sanki ‘Ben kadınım, güçlü kaslarım olmayabilir ama aklım var, bilgeyim’ diyor.

Tablolarınızla ilgili çok fazla merak ettiğim soru var ancak sanatseverlerin serginizi ziyaret edip eserlerinizi yakından tanımaları için şimdilik sorularımı kısa kesiyorum. Son bir soru olarak, yeni eserlerinizle insanlara vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

İlk önce yeni koleksiyonumun değerli seyirciler tarafından izlenebilmesi ve gördükleri karşısında iyi hissedebilmesi içindir. Batı ve Doğu, eski zamanları ve modern hayatı birleştirerek, tuvale gözlerinize iyi gelecek tabloları yaratmaya çalışıyorum. Umarım keyif alırsınız.

www.yuliaalizade.com

instagram: @artist.alizade

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir