İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

“Organik Cinayetler” Kitabının Yazarı Ozan Çakmakoğlu ile Söyleşi

Söyleşi konuğumuz “Organik Cinayetler” kitabının yazarı Ozan Çakmakoğlu. Henüz ilk kitabını yayımlayan yazara bundan sonraki yazım hayatında başarılar dilerken, sizi söyleşimizle baş başa bırakıyoruz.

Sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Merhaba. 1977 yılında İzmir’de doğdum. Yerel Yönetimler ve ardından Kamu Yönetimi bölümlerini bitirdim ancak uzun yıllar yazılım ve bilgi işlem sektörlerinde çalıştım. Ardından, harika deneyimler yaşadığım İzmir’in ilk korku evini ve ilk korku temalı barını işlettim ve şu anda da bir şirkette bilgi işlem şefiyim.

Kitap okumaya küçük yaşlarda başladım. Korku ve fantastik türünden ayrı bir keyif aldığımı fark ettim ve elbette okuma ağırlığım bu yönlere kaydı. Doğadan, özellikle yaban hayatından büyük keyif alıyorum. Amatör olarak okçulukla ilgileniyorum. Bunun dışında doğadan toplanmış kemiklerle heykeller ve dekoratif objeler yaptığım küçük bir atölyem var.

Bu basılan ilk kitabınız, ne hissediyorsunuz?

Öncelikle çok heyecanlı bir süreçti. Dosyanızı göndermek, beklemek, bolca reddedilmek ve nihayet kabul edilmek ile ilgili teorik bilgilerim vardı ama nihayet deneyimlemiş oldum. Dosyanın bir yayınevi tarafından kabul edilip yayınlanması, yaklaşık 3 yıllık bir sürecin sonuydu.

Kitabı ilk gördüğümüzde eşim, “Kitabın var, artık bunu geri alamazsın.” sözleriyle kutlamıştı beni. Gerçekten de tarifi zor bir his. Yazdıklarınızı insanlarla paylaşmak ve onlardan geri dönüşleri almak harika. Üstelik yazma konusunda güçlü bir motivasyon duygusuna da yol açıyor.

Söyleşimiz sonrası kitabınızı merak eden kitapseverler için, konusunu ve türünü sizden öğrenebilir miyiz?

“Organik cinayetler”, pandemi zamanında kırlık bir alandan geçerken birden aklıma gelen bir fikirden yola çıkarak yazılmış öykülerden oluşuyor. Özetle fikir şu: “Hayvanların yaşadığı gündelik şeyler ya insanların başına gelseydi?” Söz gelimi bülbüllerin yaptığı gibi üç çocuğundan en zayıfını sokağa atmak, yaşamımızda rutin ve standart bir hareket olsaydı.  Bu fikir sonucunda da pek de pastoral denilemeyecek; daha çok korku, gerilim, gizem içeren nispeten karanlık ama şaşırtan ve çoğu zaman yapmadığımız farklı türde bir empatiye odaklanan öyküler çıktı ortaya.

Ne zamandır yazıyorsunuz? Yazdıklarınızı ne zaman kitaplaştırmaya karar verdiniz?

Aslında çok uzun zamandır yazıyor olmama rağmen, ilk defa yayınevlerine gönderilebileceğine inandığım bir çalışma oldu Organik Cinayetler. Çalışmam tamamlandığında, objektifliklerine güvendiğim bazı kişilerden cesaret verici yorumlar aldım. Özellikle de önemli korku yazarlarından Demokan Atasoy gibi bir ismin de dosyanın yayınlanmaya değer olduğunu söylemesiyle yapabileceğime inandım ve kitaplaşması için çalışmaya başladım.

Yeni kitaba başladınız mı, biraz mola mı diyorsunuz?

“Organik Cinayetler”in kabul edilip yayınlanması aşağı yukarı 3 yıl sürdü. Bu süreçte benim de hayatımda pek çok şey değişti ve bu dalgalanmaları bahane ettim ve derli toplu bir şey yazmadım aslında. Ancak bu süreçte pek çok not aldım ve aklımdaki bazı hikayelerin yol haritalarını oluşturdum. Şimdi düşündüğümde o “boşa geçirdim” dediğim 3 senede, yine de akımda bir şeyler pişirdiğimi anlıyorum. Dolayısıyla son birkaç aydır yeniden yazmaya başladım ve bu konuda da çok heyecanlıyım.

Kimleri okumaktan keyif alırsınız ve ne tür kitaplar okursunuz?

Genelde tarih, gerilim, fantastik hikayelerden hoşlansam da çocuk kitaplarından mizah kitaplarına kadar, tür anlamında çok da seçici olmadan okuyorum. Türden bağımsız olarak şöyle düşünüyorum; “güzel hikâye, güzel hikâyedir.” Yani öykü keyifliyse, bir de lezzetli biçimde anlatılmışsa tür ayırmadan okurum. Sevdiğim, saygı duyup kaleminden keyif aldığım çok kişi var elbette; ama benim için en özel olan, “olmasalardı olmazdım” dediğim iki kalem; J.R.R. Tolkien ve Stephen King.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir